Feeds:
Yazılar
Yorumlar

Archive for 22 Eyl 2011

AB Yol Ayrımında

 2007 yılı başlarında uzun süredir her hangi bir düzenlemeye tabi tutulmadan kurulu sistemi içerisinde ilerleyen ve Amerikan rüyasının en önemli ayaklarından birini oluşturan Mortgage sisteminde başlayan, aynı yıl önce ABD daha sonra uluslararası bankacılık krizine dönüşen finansal kriz önce geçici çözüm yöntemleriyle aşılmaya çalışıldı. Ancak bu geçici çözümlerin yaklaşık 22-23 ay piyasaları sakinleştirmesi yeterli olmadı. Çünkü piyasalarda halen düzeltilmeyi bekleyen pek çok yanlışlık vardı ve ne yazık ki ne ABD ne de AB bu sorunlara kalıcı çözümler üretmeye çalışmıyordu.

Bundan yaklaşık 5-6 ay önce Avrupa’da Euro bölgesinde bulunan bazı ülkelerin ekonomik durumlarının tahmin edilenden çok daha kötü olduğu görüldü. Yunanistan, İtalya, İrlanda, İspanya ve Portekiz yüksek kamu ve dış borç miktarları, açık veren bütçeler ve şeffaf olmayan bankacılık sistemleri sebebiyle bir anda Avrupa kıtasının kara bulutları olarak ortaya çıktılar. Aslında bu ülkelerin her birinde ciddi sorunlar olmasına karşın en rahatsız edici durum Yunanistan’da yaşanmaktaydı. Önce Yunanistan’ın kredi derecelendirme kuruluşları ile yaptığı çeşitli anlaşmalarla ekonomik göstergelerini çok daha iyi gösterdiği ve gerçekte var olan rakamların açıklananlar ile hiç bir ilgilerinin olmadığı ortaya çıktı. Daha sonra yıllardır üretiminin çok üzerinde tüketen, nufusunun önemli bir kısmı memur ya da işçi olarak devletten nemalanan Yunanistan ekonomisinin artık bu durumu kaldıramayacağı ortaya çıktı. Mayıs 2011’de Yunanistan, AB, IMF arasında yapılan görüşmelerde özellikle Fransa’nın başını çektiği AB Troykası kendi vatandaşlarının vergilerini ciddi düzenlemeler karşılığı Yunanistan’ın borçlarını temizlemek için kullanmaya karar verdi. Bundan sonra belli bir dönem durgunluk başladı ve piyasalar stabil hareketler gösterdi.

Temmuz 2011’in son günlerinden itibaren Yunanistan’da yangın dünyayı çok daha ciddi bir şekilde tehdit etmeye başladı. ABD kendi iç piyasalarını nispeten düzenlemişken bu sefer kavrulan AB oluyordu. Dahası özellikle Almanya’da halk kendi paralarıyla Yunanistan’ın kurtarılmasına ciddi tepki veriyor ve Merkel yerel seçimlerde üst üste mağlubiyetler alıyordu. Fransa’nın çabaları yoğunlaşmaya başlar başlamaz bu çabaların sebepsiz olmadığını gösteren veriler ABD merkezli bağımsız derecelendirme kuruluşlarından gelmeye başladı. Açıklanan raporlara göre Yunanistan’ın dış borcunun önemli bir kısmı Fransız bankaları tarafından finanse edilmekte ve olası bir Yunanistan iflası Fransa’yı her ülkeden daha fazla tehdit etmekteydi. Yani Yunanistan’da ki yangın söndürülemeyip ülke iflas ederse yangın ilk tahribatı Fransa’ya verecekti.

İşte tam bu günlerde AB zamanında yaptığı bazı hatalarla yüzleşme fırsatı buldu. Vakti zamanında Euro’ya geçiş kriterleri belirlenirken bunların iyi kriterler olduğu herkes tarafından kabul görmüş, ancak istisnasız her üyeye uygulanma şartıyla başarının geleceği vurgulanmıştı. Dahası farklı mali politikalara sahip ülkelerin maddi durumlarının kötüleşmesinin Euro üzerinde oluşturacağı yük akıllara dahi getirilmemişti. Ancak bugün bunlar yavaş yavaş gündemi işgal etmeye başlıyor. Peki şimdi ne yapılabilir? İsterseniz birazda onlardan haber verelim.

Öncelikle bugün Euro bölgesi çok temel bir iktisadi gerçekle yüzleşmekte. Mali politikaları aynı olmadan ortak para politikası uygulayan sistemler çöküşe mahkumdur. Neden mi? Çünkü, para ya da genel olarak para politikası bir ülkenin mali performansının yüzü olarak da ele alınabilir. Düşünün sayfalarca kod yazan, çeşitli arayüzler kullanan bir yazılım mühendisinin ortaya koyduğu bir sayfayla karşılaşıyorsunuz. Ancak o sayfaya tüm gücünü veren alt yapısı. Yani altyapısıyla uymlu olmadığı sürece sayfa hiç bir şey ifade etmiyor. AB de tam bunu yaşıyor. Pek çok ülke farklı mali politikaların üzerine ortak bir para birimi koydular ve ona da EURO adını verdiler. İşler tüm dünyada 2000-2008 arası iyi giderken Euro’da sorunsuz ilerliyordu. Ancak işler bozulunca farklı maliye politikalarının imkansızlığı görüldü. Bugün yapılacak şey hem AB hem de Yunanistan için en iyisi olacak. Bu en iyi çözüm de Yunanistan’ın acilen Euro bölgesinden çıkarılması, kendi eski para birimi Drahmi’ye geçmesi ve anında devalüasyon ilan etmesi. Bu olmazsa ve Ekim ayında beklenen Yunanistan iflası Euro içinde olursa bunun sonuçları sadece Euro’nun değil aynı zamanda tüm AB’nin geleceğini tehdit eder. O zaman Yunanistan’ın Euro’dan atılması AB için de çok iyi olacaktır. Ancak AB için sorunlar burada bitmeyecektir. Öncelikle başta İtalya ve İspanya olmak üzere Maastricht kriterlerinin yakınından geçmeyen ülkelere kendilerine çeki düzen vermeleri için belli süreler verilmeli. Bu süreçte kendisini düzeltemeyen ülkeler de Yunanistan ile aynı muameleye tabi tutulmalı. AB aynı zamanda en geç 2013 yılı başlangıcına göre ortak para biriminin geleceğine karar vermeli. Ortak paranın ortak maliye politikası gerektirdiği dikkate alınarak birlik alacağı karar sonrası ya tam bir bütünleşmeye gidecek ve yıllardır beklendiği gibi tek bir ülkeymiş gibi hareket edebilecek ya da 20 yıl öncesine dönüp bir ticari ortaklık halini alacaktır. Ancak bu kriz göstermiştir ki artık Euro bölgesi mevcut haliyle sürdürülemez. Bundan sonra ya bir doğum ya da ölüm olacaktır. Ve hiç bir doğum sancısız olmayacağından doğum kararı alınırsa ciddi acılar da çekilecektir. Çekilecek ilk acı Ekim 15’e kadar Yunanistan’ın parasal birlikten atılması ve İtalya’nın da kendisini benzer bir takvime hazırlamasını sağlamaktır. Yunanistan’da artık ateşi tanrılardan çalıp insanlara getiren yeni bir Prometheus beklemek ve har vurup harman savurup bunu da illegal yollarla kapatmak yerine gerçek dünyaya dönmeli ve en yakın komşuları ezeli rakip ebedi dostları Türklerin 2001 sonrası yaptıklarını tekrar etmelidir. Bu durumda ateşin ışığını tünelin sonunda bulacaklardır. Ancak hayali getiren mistik Prometheus değil karşı kıyının çocukları olacaktır.

BİLAL ERTUĞRUL

22.09.2011

16:32

Read Full Post »