3-4 Kasım günlerinde yılın devlet ve hükümet başkanları arasındaki en önemli toplantısı olarak adlandırabileceğimiz G-20 Liderler Zirvesi Fransa’nın Hayallerin Şehri olarak adlandırılan sahil kenti Cannes’da gerçekleştiriliyor. Bu zirve özellikle Avrupa merkezli yaşanan ve EURO Krizi olarak adlandırılabilecek ekonomik kriz, Çin, Türkiye, Brezilya, Hindistan gibi bir kaç ülke dışında ekonomik büyüme yeteneğini kaybetmiş gibi görünen bir dünya gerçekleriyle toplanıyor. Dahası sürdürülebilir büyüme, kalkınma ve istihdam son yıllarda artan nufüs ve yükselmesi ön görülen hayat standartları sebebiyle dünyanın en önemli başarısızlıkları olarak görülüyor. Peki nedir bu G-20, ne zaman kurulmuş, nasıl işler, dahası gerçekten bir önemi var mı? İsterseniz bunları cevaplayalım.
G-20 yani Group of Twenty, 20’li Grup’un temelleri 1975 yılında atılmıştır. Daha önce uluslararası iş birliği BM, IMF ve Dünya Bankası üzerinden götürülmeye çalışılmış ama gelişmiş ülkeler bir yerden sonra bu düzende aktif iş birliğine gidemediklerini, hızlı hareket için daha küçük ve kendi aralarında gruplara yönelmek istediklerini belirtmişti. Bu ilk 6 ülke ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya ve Japonya’ydı. Önce Kanada, sonra Rusya’nın katılımıyla 1999 yılına gelindiğinde G-8 oluşmuştu. 1999 Köln Zirvesi’nde bu 8 ülkeye 12 ülkenin katılımıyla G-20 oluşuyordu. G-20 siyasi, ekonomik, kültürel anlamda en etkili 20 ülkenin bir araya geldiği önemli bir birlikti. Avrupa kıtasını AB, Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya, Rusya ve Türkiye temsil etmektedir. Türkiye ilk G-8 üyesi olmadan üye olan ilk ve tek G-20 ülkesidir. Amerika kıtasını ABD, Arjantin, Brezilya, Kanada, Meksika temsil etmektedir. Afrika’dan Güney Afrika, Asya’dan Çin, Japonya, Endonezya, Hindistan, Suudi Arabistan, Güney Kore ve Okyanusya’yı da Avustralya temsil etmektedir. Bu G-8, BM Güvenlik Konseyi ya da IMF gibi Batı Avrupa merkezli birliklere göre çok daha adil, dengeli ve gelişmeye açık bir gruptur ve bu yüzden geleceğin grubu olarak adlandırılmaktadır. Grubun daimi bir merkezi yoktur, her yıl bir kez Liderler, bir kez Maliye Bakanları, iki kez de Bakan Yardımcıları bir ülkede toplanır. Her yıl bir ülke liderlik ve ev sahipliği yapmaktadır ve bu sırayla ilerlemektedir.
Peki bu G-20 neyle ilgilenir ve hangi konularda dünyanın zirvesinde yer almaktadır. Öncelikle G-20 ilk olarak yıllarca IMF ve Dünya Bankası üzerinden götürülmeye çalışılan ama 2008 krizinde başarısız olunduğu gerçeği çok net ortaya çıkan uluslararası ekonomik entegrasyon ve regülasyon üzerine çalışmaktadır. G-20 bu misyonu 2009 yılında Pittsburgh Zirvesi’nde açıkça üstlenmiş ve o günden sonra temel çalışma alanını da uluslararası ekonomi arenası olarak belirlemiştir. G-20 bu aşamada sürdürülebilir kalkınma, istihdam, küresel sorunlara küresel çözümler temelinde çalışmaya başmala kararı almıştır. Bu yeni görev tanımı özellikle 2008 krizinde dünyanın entegre adımlar atamamasının yarattığı tahribatın sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
Bu birliğin bu yeni görevinde başarılı olup olmaması dünyanın geleceği açısından çok önemlidir. Eğer başarısız olursa ne yazık ki bu artık her hangi bir ülkede kaybedilen istikrarsızlığın tüm ülkeleri etkilemesi durumunun devam etmesine yol açacaktır. Bu da son Yunanistan örneğinde olduğu gibi bir ufak ekonominin kendi ekonomik büyüklüğünün onlarca katı bir tahribat yaratmasına neden olacaktır. Olası bir başarısızlık dünyayı küresel bir köy haline getirme hayaline sonsuza kadar darbe vuracaktır.
Ancak olur da ülkeler bu hayalin peşinde kararlı, iç politik kaygıları aşarak başarılı olunursa bu durumda hem uluslararası ticaret hacmi genişleyecek hem de artık dünya kanayan yaralarını çok daha hızlı sarma yeteneğine kavuşacak. İşte bu yüzden G-20 dünya için vazgeçilmeyecek bir rüya. Bu rüyayı hiç bir şekilde bırakmamak bizim şu son krizden çıkartacağımız en önemli ders olmalı. Dünya bir kez olsun krizden fırsat yaratacaksa bu G-20 merkezli daha entegre, düzenlenmiş ve herkesin birbirine eşit, saygılı ve ilgili olduğu yeni bir dünya inşa etmekten geçer. Umarım bu günleri görebiliriz ve bir daha Yunanistan gibi Komedyalarla uğraşmayız.
Bilal ERTUĞRUL
04.11.2011
15:18