Sana adanmış bir ömür yaşıyorum yokluğunda
Şimdi nerde, kimlesin bilmiyorum ya
Hayaller kuruyorum
Belki güneşli bir sahil kasabasında
Belki yalnızlıklarınla baş başa
Koca bir metropolün tam ortasındasın
Belki de kendinle yerli yersiz kavga ettiğin anlardasındır
Özür dilerim ama yalnız hayal edebiliyorum seni
Sen de benim kadar yalnızsındır diye umuyorum
Kendimden utanıyorum bu anlarda
Böyle öğretilmemişti aşk eski zamanlarda
Onun mutluluğuyla mutlu olmak demişlerdi
Ve kıskanmamalıydı seven
Sevdiği başkasının olsa da
Ama gel gör ki gözlerinde başka bir gölge,
Kollarında başka bir fani hayal etmek bile ölüm bana
Sen de benim kadar özlüyorsundur diyorum
Aslında sana gelecek cesareti bulamadan
Senin de yok olmanı diliyorum bir yanımla
Yokluğun, yokluğun artık çekilmez bir hal alıyor
Özlem desem değil, pişmanlık hiç değil
Okyanus ortasında yapayalnız kalmak gibi bir şey
Etrafında onca kara parçası dururken
Hiçbir limana demir atamamak
Ve hep çoktan sürgün edildiği
Bir limana geri dönme isteği sanırsam
Bazen duraksıyorum yokluğunda
Bir yerlerde kayboluyorum
Olmazdı, imkansızdı diyorum
Zorlasak da, koşsak da yemezdi gücümüz diyorum
Yine utanıyorum
Ben ki Torosların aşk destanlarıyla büyüdüm
Aşkı hiç anlamamış olmanın
Cesaretini kuytu köşelerde kaybetmiş olmanın üzüntüsünde yok oluyorum
Halen gelmek istiyorum sana
Öyle vardiya nöbetlerindeki ahmak voltalarla değil
Koşar adım, koşar adım gelmek istiyorum
Ama cesaretim çoktan terk edip gitmiş
Yüreğim çoktan satılmış ikinci el pazarlarda
Yokluğunu bile adam gibi yaşayamazken
Bir kez daha anlıyorum sana neden gelemediğimi
Ben seni hak etmediğim için vazgeçtim
Belki de kendimi böyle avutup
Ömrümün en güzelini böyle mahvettim
Bilemiyorum
Özlüyorum
Utanıyorum
Yavaştan sensiz ve yokluğunda mahpus bir halde
Ölüyorum
11 Haziran 2015
İstanbul
Bir Cevap Yazın