Mayıs’ın 10’uydu
Rüzgar uğurluyordu seni
Ve yağmur gözyaşlarına inat
Mevsimi geçmesine rağmen gitmiyordu
Delicesine yağıyordu…
Bir düşü kaybediyordum
Hem de bir daha bulamayacağım bir düşü
Beni, neden sevdiğimi anlamayacak kadar ahmaklaştırmış bir düşü
Halen bilmiyorum; neden, niçin sevdim seni
Şuursuz hallerimde de değildim oysaki
Seni mi sevdim, yoksa
Yoksa bana getirdiğin özlemleri mi?
Bilmiyordum ve halen bilmiyorum
Belki de sevda demek bilmemeyi,
Anlamamayı becerebilmekti
Belki ben orada kaybettim seni
Bilemiyorum
Ama sebebi ne olursa olsun
Bir düşü kaybediyordum
Sarılmak istiyordum sana
Bırakmamak, sonsuza kadar
Öylece kalmak istiyordum
Yapamıyordum
Oysa söylenecek o kadar söz,
Yapılacak o kadar şey vardı ki
Hepsi basit bir sarılmayla başlayacaktı belki
Hani diyordum, hani gitmesen
Şurda bir yerlerde,
Çok uzak olmasa, yakınımda yaşlansan
Arada bir sesini duysam diyordum
Sen gitmek zorundaydın
Ben anlamıyordum
Destansı bir terk ediş değildi gidişin
Ama ben ölüyordum
Hele, hele son sözlerini duyamamak
Bir şeyler mırıldadığını görmek
Ama anlayamamak var ya
İşte gidişin ben de hep anlayamadığım o fısıltılar gibi
Ne zaman özlesem,
O fısıltılarda umutlanırım
Belki, belki o gün söyleyemediklerini söyler,
Bir gün gelir diyorum
Oysa gidişin, destansı olmasa da
Dönülmez bir gidişti,
Ve ne yazık ki,
ben halen o günde yaşıyorum…
İstanbul
3 Haziran 2015